Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
dostu ve çalışma arkadaşı friedrich engels ´in de işaret ettiği gibi, marx düşüncesini üç entelektüel etkiden yararlanarak biçimlendirmiştir: hegel ´in alman felsefesi, lngiliz klasik okulunun ekonomi politiği ve fransız sosyalist düşünceleri. gene de marx, bu etkilerin hepsini eleştirmekten geri kalmamıştır.
marx, felsefede ustası olan hegel ´den tarihin akışını belirleyen diyalektik ilkeyi alır: herhangi bir dönemde çelişkiler bir bunalıma dönüşerek çözüme ulaşıncaya kadar ağırlaşır. tarih böyle ilerlediği gibi yaşam da böyle ilerler.
ama marx, hegel ´in idealist düşüncesini, soyutluğu ve siyasi statükoyu haklı gösterişi nedeniyle ta baştan eleştirmiştir. bunun üzerine, dini bir yabancılaşma olarak açıklayan ludwig feuerbach´ın hümanist ve materyalist analizine yönelmiştir. ona göre, insan, tanrı´ya vermek üzere özünden ve niteliklerinden vazgeçmektedir. marx , yabancılaşma düşüncesini genişletip kültür alanının tümüne yayacaktır. bu alan, yaşamın gerçeklerini, toplumdaki baskı güçlerini, hatta insanların eylem yeteneklerini görmesin diye insanın gözlerini kör eden yanılsamalarla dolup taşımaktadır. toplumun üstyapısı (din, sanat, düşünce, hatta insan ve yurttaş hakları), marx´a göre, onun altyapısını -ekonomi, gerçek yaşam- haklı göstermeye yöneliktir. ama maddecilik kaba saba değildir: her ne kadar üstyapının evrimi, altyapının evrimine bağlıysa da, bu birinin öbürüne indirgenebileceği veya karşılıklı ilişkilerinin yalın ve her zaman tek yanlı bir determinizme bağlı olduğu anlamına gelmez. marx, tarihin karmaşıklığını hiç- bir zaman göz ardı etmemiştir.
yazılarının çoğunda marx , büyük tarihsel evrelerin birbirini izlemesinde kesin bir sıra sunmuştur. bu evrelerin her biri, egemen bir «üretim tarzı» ile belirlenmektedir: ilkel komünizm, kölecilik, feodalizm, kapitalizm. bu evrimin son aşaması olan komünizm, insanın insanı sömürmesinin son bulacağı yepyeni bir çağa tekabül eder. bunu kanıtlamak için, marx şu düşünceye dayanır: proleterler, kapitalist toplumda öylesine zor bir durumla karşılaşırlar ki, her türlü milliyetçi, ahlakî veya dinî duyguyu kaybederler. o zaman, eylemle ve gerçeği birleştiren bir «sınıf bilinci»ne ulaşırlar. marx ´ın bu mesihçesine görüşü devrimci hareket için güçlü bir etken olacaktır. marx´ın kuramsal araştırmalarıysa daha sonra kapitalizmin ekonomik incelemesine yönelecektir.
polemikler dönemi
kuram, uygulama arasında bir bağın zorunlu olduğu yolundaki felsefî inancına bağlılığını sürdüren marx , hiçbir zaman siyasi eylemin dışında kalmamıştır. bu nedenle de gerek eleştirdiği, gerekse yanında yer aldığı kişiler hiçbir zaman salt aydınlar olmamıştır. gözleri önünde akıp giden tarihin uyanık bir gözlemcisi olan marx, bu tarihten sürekli dersler çıkartmıştır. avrupa´da xıx. yy´daki sınıf mücadeleleri, devrimler ve savaşlar, marx´ın düşüncesini, kesin biçimde yönlendirmiştir.
uluslararası bir devrimci hareket
marx, komünist görüşlerinden esinlenmiş olmakla birlikte, fransız sosyalistlerinin (saint-simon, charles fourier, etienne cabet ve özellikle proudhon) ütopik düşüncelerini ve siyasî etkiden yoksun oluşlarını eleştirmiştir. ilk uluslararası işçi örgütü olan komünistler birliği için komünistmanifesıo´yu (1847) kaleme almıştır. bu örgütün, başlangıçta benimsediği «tüm insanlar kardeştir!» sloganını marx ve engels´in etkisiyle terkedip «bütün ülkelerin proleterleri birleşin!» sloganım benimsemiş olması anlamlıdır. devrimci bir girişimden yana olan marx, kapitalist sistemin yaygınlığı derecesinde işçi sınıfının da uluslararası nitelik kazanması gerektiğini vurgulamıştır. nitekim, işçi hareketi bir süre, çok değişik siyasî görüşleri (fransız proudhoncular, anarşistler, lngiliz liberaller ve sendikalistler [trade-unionistler]), bünyesinde toplayan uluslararası emekçiler birliği´ni (ueb), yani, ı. enternasyonal´i örgütlemiştir. marx, bu örgüt içinde başlangıçtan itibaren önemli rol oynamış, örgütün yönetimine katılmış ve «bilimsel sosyalizm» düşüncesine uygun olarak proleterlerin sınıf bilincine kavuşmasına yönelik eğitim metinleri hazırlamıştır.
bilimsel sosyalizmin siyasi olarak radikalleşmesi
marx, 1848 devrimi´nin yenilgisinden etkilenerek proletarya diktatörlüğü düşüncesi, yani iktidarın proletarya tarafından zorla ele geçirilmesini benimsemiştir. nitekim, bonapartçılıkta (louis bonapart´ın 18 broumaire´i, 1852) somutlaştığını gördüğü demokratik burjuva cumhuriyeti ve onun bürokratik ve askerî devlet çarkına yönelttiği eleştiriyi sertleştirmiştir. marx , 1871 paris komünü´nü ilk proletarya diktatörlüğü deneyimi olarak selamlamıştır.
aynı anlayışla marx, 1875´te, kendi yandaşlarıyla ferdinand lasalle yandaşlarının birleşmesiyle oluşan alman sosyal demokrat partisi´nin programına karşı çıkmıştır. nitekim, lassale yandaşları prusya devleti´nin sosyalist bir müdahalede bulunacağı ve böylece barışçı yoldan komünizme geçileceği umuduna inatla bağlı kalmışlardır. marx, bu vesileyle, proletarya diktatörlüğü kavramını, iki zorunlu evreye ayırarak kesinleştirmiştir. birinci evrede, yani sosyalist düzende, proletarya diktatörlüğü hüküm sürecek ve üretici güçler «herkes emeğine göre» ilkesi uyarınca geliştirilecektir. bu büyümenin yaratacağı bolluk, ikinci evrenin, yani komünizmin ortaya çıkışını mümkün kılacaktır; bu evrede ücretlilik ve devlet ortadan kalkacak ve «herkes ihtiyacına göre» ilkesi yürürlüğe girecektir. marx ´ın paris komünü hareketini yorumlayışı ingiliz sendikalistlerinin karşı çıkmalarına yol açtı ve onlar ı. enternasyonel´den ayrıldılar. marx ve engels , bu dönemde, sosyalistlerin düzenli ve birleşik bir örgüt karmalarının yararlarını belirtmişlerdir. nitekim bakunin yönetimindeki anarşistlere karşı çıkmışlar ve onları 1872´de enternasyonal´den çıkarmışlardır. bundan sonra marksizm egemen ideoloji durumuna gelmiş, ancak onun içinde de polemikler süregitmiştir.
reformcu marksizm
sanayileşmenin gelişmesiyle birlikte, sendika atılımının güç verdiği sosyalist hareket, xıx. yy´ın son çeyreğinde, özellikle almanya´da büyük bir yaygınlık kazandı. 1889´da, jules guesde ´in fransız ışçi partisi´nin yönlendiriciliğinde ıı. enternasyonal kuruldu. kendisi de bir marksist olan jules guesde, parlamenter eylemin önceliğini vurguluyordu. demokrasideki ilerlemeler ve işçilerin yaşam koşullarındaki iyileşmeler, güçlü bir kitle partisinin yasal zaferiyle sosyalizme barışçı bir geçiş olanağını öngörmeye izin veriyordu. bu sırada alman sosyal demokrat hareketi içinde, başını edouard bernstein ´in çektiği ve reformculuğu savunan marksistlerle başını karl kautsky ´nin çektiği ortodoks marksistler arasında yoğun bir tartışma yaşanıyordu. bu tartışma da, daha öncekiler gibi, klasik siyasî polemikten doğuyordu.
Tarih: 2016-03-02 01:55:40 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Marksizm Nedir
Marksçılık
marx, felsefede ustası olan hegel ´den tarihin akışını belirleyen diyalektik ilkeyi alır: herhangi bir dönemde çelişkiler bir bunalıma dönüşerek çözüme ulaşıncaya kadar ağırlaşır. tarih böyle ilerlediği gibi yaşam da böyle ilerler.
ama marx, hegel ´in idealist düşüncesini, soyutluğu ve siyasi statükoyu haklı gösterişi nedeniyle ta baştan eleştirmiştir. bunun üzerine, dini bir yabancılaşma olarak açıklayan ludwig feuerbach´ın hümanist ve materyalist analizine yönelmiştir. ona göre, insan, tanrı´ya vermek üzere özünden ve niteliklerinden vazgeçmektedir. marx , yabancılaşma düşüncesini genişletip kültür alanının tümüne yayacaktır. bu alan, yaşamın gerçeklerini, toplumdaki baskı güçlerini, hatta insanların eylem yeteneklerini görmesin diye insanın gözlerini kör eden yanılsamalarla dolup taşımaktadır. toplumun üstyapısı (din, sanat, düşünce, hatta insan ve yurttaş hakları), marx´a göre, onun altyapısını -ekonomi, gerçek yaşam- haklı göstermeye yöneliktir. ama maddecilik kaba saba değildir: her ne kadar üstyapının evrimi, altyapının evrimine bağlıysa da, bu birinin öbürüne indirgenebileceği veya karşılıklı ilişkilerinin yalın ve her zaman tek yanlı bir determinizme bağlı olduğu anlamına gelmez. marx, tarihin karmaşıklığını hiç- bir zaman göz ardı etmemiştir.
yazılarının çoğunda marx , büyük tarihsel evrelerin birbirini izlemesinde kesin bir sıra sunmuştur. bu evrelerin her biri, egemen bir «üretim tarzı» ile belirlenmektedir: ilkel komünizm, kölecilik, feodalizm, kapitalizm. bu evrimin son aşaması olan komünizm, insanın insanı sömürmesinin son bulacağı yepyeni bir çağa tekabül eder. bunu kanıtlamak için, marx şu düşünceye dayanır: proleterler, kapitalist toplumda öylesine zor bir durumla karşılaşırlar ki, her türlü milliyetçi, ahlakî veya dinî duyguyu kaybederler. o zaman, eylemle ve gerçeği birleştiren bir «sınıf bilinci»ne ulaşırlar. marx ´ın bu mesihçesine görüşü devrimci hareket için güçlü bir etken olacaktır. marx´ın kuramsal araştırmalarıysa daha sonra kapitalizmin ekonomik incelemesine yönelecektir.
polemikler dönemi
kuram, uygulama arasında bir bağın zorunlu olduğu yolundaki felsefî inancına bağlılığını sürdüren marx , hiçbir zaman siyasi eylemin dışında kalmamıştır. bu nedenle de gerek eleştirdiği, gerekse yanında yer aldığı kişiler hiçbir zaman salt aydınlar olmamıştır. gözleri önünde akıp giden tarihin uyanık bir gözlemcisi olan marx, bu tarihten sürekli dersler çıkartmıştır. avrupa´da xıx. yy´daki sınıf mücadeleleri, devrimler ve savaşlar, marx´ın düşüncesini, kesin biçimde yönlendirmiştir.
uluslararası bir devrimci hareket
marx, komünist görüşlerinden esinlenmiş olmakla birlikte, fransız sosyalistlerinin (saint-simon, charles fourier, etienne cabet ve özellikle proudhon) ütopik düşüncelerini ve siyasî etkiden yoksun oluşlarını eleştirmiştir. ilk uluslararası işçi örgütü olan komünistler birliği için komünistmanifesıo´yu (1847) kaleme almıştır. bu örgütün, başlangıçta benimsediği «tüm insanlar kardeştir!» sloganını marx ve engels´in etkisiyle terkedip «bütün ülkelerin proleterleri birleşin!» sloganım benimsemiş olması anlamlıdır. devrimci bir girişimden yana olan marx, kapitalist sistemin yaygınlığı derecesinde işçi sınıfının da uluslararası nitelik kazanması gerektiğini vurgulamıştır. nitekim, işçi hareketi bir süre, çok değişik siyasî görüşleri (fransız proudhoncular, anarşistler, lngiliz liberaller ve sendikalistler [trade-unionistler]), bünyesinde toplayan uluslararası emekçiler birliği´ni (ueb), yani, ı. enternasyonal´i örgütlemiştir. marx, bu örgüt içinde başlangıçtan itibaren önemli rol oynamış, örgütün yönetimine katılmış ve «bilimsel sosyalizm» düşüncesine uygun olarak proleterlerin sınıf bilincine kavuşmasına yönelik eğitim metinleri hazırlamıştır.
bilimsel sosyalizmin siyasi olarak radikalleşmesi
marx, 1848 devrimi´nin yenilgisinden etkilenerek proletarya diktatörlüğü düşüncesi, yani iktidarın proletarya tarafından zorla ele geçirilmesini benimsemiştir. nitekim, bonapartçılıkta (louis bonapart´ın 18 broumaire´i, 1852) somutlaştığını gördüğü demokratik burjuva cumhuriyeti ve onun bürokratik ve askerî devlet çarkına yönelttiği eleştiriyi sertleştirmiştir. marx , 1871 paris komünü´nü ilk proletarya diktatörlüğü deneyimi olarak selamlamıştır.
aynı anlayışla marx, 1875´te, kendi yandaşlarıyla ferdinand lasalle yandaşlarının birleşmesiyle oluşan alman sosyal demokrat partisi´nin programına karşı çıkmıştır. nitekim, lassale yandaşları prusya devleti´nin sosyalist bir müdahalede bulunacağı ve böylece barışçı yoldan komünizme geçileceği umuduna inatla bağlı kalmışlardır. marx, bu vesileyle, proletarya diktatörlüğü kavramını, iki zorunlu evreye ayırarak kesinleştirmiştir. birinci evrede, yani sosyalist düzende, proletarya diktatörlüğü hüküm sürecek ve üretici güçler «herkes emeğine göre» ilkesi uyarınca geliştirilecektir. bu büyümenin yaratacağı bolluk, ikinci evrenin, yani komünizmin ortaya çıkışını mümkün kılacaktır; bu evrede ücretlilik ve devlet ortadan kalkacak ve «herkes ihtiyacına göre» ilkesi yürürlüğe girecektir. marx ´ın paris komünü hareketini yorumlayışı ingiliz sendikalistlerinin karşı çıkmalarına yol açtı ve onlar ı. enternasyonel´den ayrıldılar. marx ve engels , bu dönemde, sosyalistlerin düzenli ve birleşik bir örgüt karmalarının yararlarını belirtmişlerdir. nitekim bakunin yönetimindeki anarşistlere karşı çıkmışlar ve onları 1872´de enternasyonal´den çıkarmışlardır. bundan sonra marksizm egemen ideoloji durumuna gelmiş, ancak onun içinde de polemikler süregitmiştir.
reformcu marksizm
sanayileşmenin gelişmesiyle birlikte, sendika atılımının güç verdiği sosyalist hareket, xıx. yy´ın son çeyreğinde, özellikle almanya´da büyük bir yaygınlık kazandı. 1889´da, jules guesde ´in fransız ışçi partisi´nin yönlendiriciliğinde ıı. enternasyonal kuruldu. kendisi de bir marksist olan jules guesde, parlamenter eylemin önceliğini vurguluyordu. demokrasideki ilerlemeler ve işçilerin yaşam koşullarındaki iyileşmeler, güçlü bir kitle partisinin yasal zaferiyle sosyalizme barışçı bir geçiş olanağını öngörmeye izin veriyordu. bu sırada alman sosyal demokrat hareketi içinde, başını edouard bernstein ´in çektiği ve reformculuğu savunan marksistlerle başını karl kautsky ´nin çektiği ortodoks marksistler arasında yoğun bir tartışma yaşanıyordu. bu tartışma da, daha öncekiler gibi, klasik siyasî polemikten doğuyordu.
Tarih: 2016-03-02 01:55:40 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Marksizm Ne Demek:
Marksçılık
Yorum Yapx